Ülkenin dört bir yanındaki hastanelerde taşeron şirketler aracılığıyla çalıştırılan biz sağlık çalışanları yıllardır güvenceli iş, güvenceli gelecek mücadelesi veriyoruz.
“İnsan ihaleyle çalıştırılmaz, Sağlıkta taşeron olmaz” diyerek çıktığımız bu yolda fiili kazanımlarımızı hukuksal alana da taşıdık. Çalışma hayatını düzenleyen en üst kurum olan Çalışma Bakanlığı ve yargı kararlarıyla, ilk işbaşı yaptığımız tarihten itibaren çalışmakta olduğumuz üniversite ve devlet hastanelerinin işçileri olduğumuz defalarca kesinleşti. İlk olarak da Adana Balcalı Hastanesi’nde çalışan 1200 taşeron sağlık işçisi arkadaşımızın 13 Ocak 2010 tarihi itibariyle Çalışma Bakanlığı kararıyla asıl işveren olan üniversitenin ve hastanenin işçileri olarak tescilleri yapıldı!
Adana’dan Bursa’ya, Diyarbakır’dan İstanbul’a, Kocaeli’nden Samsun’a Antalya’ya kadar onlarca üniversite ve devlet hastanesi ve sosyal hizmet kurumlarında idari ve hukuksal olarak kesinleşmiş olan bu hakkımız garip bir şekilde Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve Üniversite Rektörlükleri tarafından görmezden gelinmeye çalışılmaktadır. Bürokratik mekanizmalarda bekletilerek gasp edilmeye çalışılan haklarımız hastane yönetimlerinin açtığı yeni ihalelerle fiilen ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.
Güvenceli iş ve insanca yaşam mücadelemizin bu önemli kazanımını hayata geçirtebilmek için hastanelerimizde toplantılar yaptık, imzalar topladık, direnişler gerçekleştirdik, Ankara’da mitingler yaptık, Meclis kapısını zorladık, SGK’nın kapısından ayrılmadık, sesimizi duyurmadığımız yer kalmadı. Fakat karşımızdakiler üç maymunu oynamaya devam ediyor!
Sağlık Bakanlığı ve Üniversite yönetimleri idari ve hukuksal olarak tespit edilmiş kazanılmış hakkımızı görmezden gelerek, hukuken yapılması mümkün olmayan ihalelerle, Bakanlık ve mahkeme kararlarını uygulamayarak bizleri hala taşeron belasıyla çalıştırmayı sürdürüyor, açıkça hukuku yok sayıyor. Çalışma Bakanlığı ise tüm bunlara sessiz kalarak bu suça ortak oluyor.
Güvenceli iş ve insanca yaşam mücadelesi veren bizler, yıllardır emek verdiğimiz hastanemizin işçisi olduğumuzu biliyoruz. Bu sistemi çeşitli biçimlerde devam ettirmeye çalışmak artık suç işlemektir. İdareciler tarafından yıllardır bu suç işleniyor. Bu işçi düşmanı, emek karşıtı tutumdan dönülmesini istiyoruz.
Kazanımlarımıza sahip çıkmak, Çalışma Bakanlığı ve yargının kararlarını uygulatmak ve herkesin kölelik dediği taşeron belasından kurtulmak için ilk olarak sekiz merkezde hastane bahçelerinde“GÜVENCELİ İŞ, İNSANCA YAŞAM ÇADIRLARI” kuruyoruz.
Kampanyamızı bugün burada İSTANBUL Okmeydanı Hastanesi’nde kurduğumuz çadırla başlatıyoruz. Önümüzdeki günlerde sekiz merkezde,
ADANA Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi,
ANKARA Hacettepe Hastanesi,
SAMSUN Gazi Devlet Hastanesi,
DİYARBAKIR Dicle Üniversitesi Hastanesi,
BURSA Uludağ Üniversitesi Hastanesi,
KOCAELİ Üniversitesi Hastanesi,
ANTALYA Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde,
“Güvenceli İş İnsanca Yaşam Çadırları” açılacak, ardından İstanbul’un ve diğer kentlerin farklı hastaneleriyle devam edecek.
Bizler, haklılığımıza olan inancımızla, insan olmanın ve bir sağlıkçı olmanın sorumluluğuyla 150 bin taşeron sağlık emekçisi ve bu ülkede sağlık hakkını ve emeğin haklarını savunan herkesle birlikte karşınıza dikiliyoruz!
Alnımızın teriyle çalışıyoruz, kimseden sadaka istemiyoruz!
Hakkımız olanı istiyoruz!
Eşitlik İstiyoruz!
İnsanca Çalışmak, İnsanca Yaşamak İstiyoruz!
Yok sayılan emeğimizi ve kimliğimizi görünür kılmak, emeğimizin karşılığını almak için çıktığımız bu yolda çocuklarımıza onurlu ve güvenceli bir gelecek kuruyoruz!..
Bu nedenle, 22 Nisan’da ülkenin dört bir yanındaki hastanelerden ve sosyal hizmet kurumlarından Ankara’ya Sağlık Bakanlığı’na gidiyoruz!
5 NİSAN 2012