İftira Ve Tehditleriniz Hakikatin Acı Duvarına Çarpacaktır

Sözlerimize başlarken şunu belirtmeliyiz ki ülkemizin hem bölgedeki emperyalist güçlerin çıkarları hem de Cumhurbaşkanı ve AKP’lilerin çıkarları uğruna içeride ve dışarıda savaşa sürüklendiği bir dönemde böylesi bir metni kaleme almaktan hicap duyuyoruz. Başta biz emekçiler olmak üzere tüm ezilenleri belirsiz ve karanlık günlerin beklediği bir dönemin içindeyiz. Bu karanlık sisi ise ancak mücadele ve dayanışma ile aşacağımıza inanıyoruz. Fakat bizler bu yolda bir çağrı yapmak yerine bizlere yönelik ve devrimci mücadelenin ilkeleriyle bağdaşmayan ağır saldırılar karşısında zorunlu bir açıklama yapmak için elimize kalemi aldık.

Kamuoyuna da yansıdığı üzere bir süredir DİSK Genel Merkezi’nin Şişli’de bulunan binası önünde Devrimci işçi Hareketi (DİH) tarafından bir eylem yürütülmektedir. Genel İş Sendikası’nda çalışan Oya Baydak işten çıkarılmış, bu durum üzerine Baydak ve DİH, DİSK Genel Merkezi önünde bir çadır açmış, ilerleyen günlerde “DİSK’i patron sendikacılarına kapatıyoruz” denilerek genel merkez binasının kapısına zincir vurulmuş, 13 Temmuz günü binanın kapısındaki zinciri kaldırmak isteyen işçilerle DİH üyeleri bina önünde karşı karşıya gelmiştir. Tüm bu yaşananlar çarpıtmalarla birlikte ana akım medya başta olmak üzere tüm mecralarda yayımlanan haber ve bilgilerle kamuoyunun malumudur.

DİSK’e bağlı bir sendikada yaşanan sorun üzerine DİSK’in kapısına zincir vurmak gibi tartışmalı eylemler yapan DİH, 22 Temmuz günü basına Genel Başkanımız Arzu Çerkezoğlu’na hakaret, iftira ve tehditler içeren bir açıklama servis etmiştir. DİH açıklamasında DİSK önünde yaşanan saldırılardan Genel Başkanımızı sorumlu tutarak “devrimci kanı döktüğü” iftirasını atmakta, Çerkezoğlu’nun “hesap vereceği’ ve ‘DİSK binasına elini kolunu sallayarak giremeyeceği’ ifadelerine yer vermektedir.

Bu tehdit ve iftira dolu metin Suruç’ta hayatını kaybeden 31 insanımızı toprağa verdiğimiz gün basına servis edildi. Tüm Türkiyeli sosyalistlerin yas tuttuğu, acısını ve yaralarını dayanışma ile sardığı, Suruç’un hesabını sormak için birilikte sokağa çıktığı bir günde basınla paylaşıldı. Bizlerin kendi derdini, kendi gündemini aklımıza getirmekten dahi ar ettiğimiz bir günde kendimizi savunmak zorunda kalmanın ağırlığı ile karşı karşıya kaldık. Bu nedenle böylesine kritik bir dönemde bu metni kaleme alırken tüm dost kurumlardan, üyelerimizden ve mücadele arkadaşlarımızdan özür dileyerek atılan iftiranın yarına kalmaması, savrulan tehditlerin karşılığının tarihe not düşülmesi için bu metni kaleme aldığımızı bir kez daha yineliyoruz.

Öncelikle bilinmesi gerekir ki DİSK yönetiminde kendi pozisyonlarını yitirdikleri olağanüstü genel kuruldan beri yani son 3 yıldır her fırsatta DİSK içerisinde çeşitli vesilelerle eylemler yapmış, bu eylemlerde kimi zaman Genel-İş Sendikasında avukat olarak çalıştırılan Taylan Tanay’ın işe geri alınmasını talep etmiş, kimi zaman Genel İş’te atama usulü ile görev yapan temsilcilerin bu yönetim biçiminin lağvedilmesi üzerine başka biçimlerde istihdam edilmesini talep etmiştir. Bu uğurda DİSK’in 47’inci kuruluş yıldönümü etkinliklerini sabote etmekte bir beis görmemiştir. Oya Baydak için DİSK önünde süren eylem de bize göre DİH’in DİSK karşısındaki bu uzun süreli stratejisinin bir devamıdır. DİSK’e bağlı 21 sendikadan birisi olan Genel İş Sendikası’nın 45 şubesinden birisinde yaşanılan bir işten çıkarma olayını protesto etmek için işten çıkarmayı gerçekleştiren şubeyi geçip, bu şubenin bağlı bulunduğu sendikanın genel merkezini geçip DİSK önünde eylem yapılması ancak bu DİSK karşıtı strateji ile açıklanabilir.

DİSK’in hiçbir aşamasında parçası olmadığı, hiçbir tasarruf hakkı bulunmayan bir sorunun çözümü için DİSK önünde başlatılan eylemin hızla bir karalama kampanyasına dönüşmesi de aynı stratejinin bir parçasıdır. Zira sendikal işleyişi bilen herkes bir üst örgüt olan DİSK’in, kendisine bağlı sendikaların yönetimine ve işleyişine karışamayacağını bilmektedir. Bu durum Genel İş Sendikasının  genel başkanı aynı zamanda DİSK’in Genel Başkanı olsa da değişmez. Çünkü her ikisinin yönetim kurulları ayrıdır.

Oya Baydak’ın işe alınması ve işten çıkarılması sürecinde ve sonrasında hiçbir karar mekanizması içinde yer almayan Genel Başkanımızın hedef alınarak asılsız iftiralarla karalanması, bununla da yetinmeyip tehdit edilmesi de aynı çevrenin bilinçli bir saptırma politikasıdır.

Türkiye’de taşeron işçi hareketini sendikal mücadeleye mal eden en önemli dinamiklerden birisi olan sendikamızın genel başkanlığı görevini yürütmekte olan Arzu Çerkezoğlu şahsında bu saldırılar sendikamızı ve sendikal çizgimizi hedef almaktadır. Hiçbir delile ve kanıta ihtiyaç dahi duymadan devrimci kanı akıtmakla suçlanan Arzu Çerkezoğlu devrimci gençlik mücadelesi içinde yetişen, İstanbul Öğrenci Dernekleri Federasyonu kurucu Genel Sekreterliği yaparak gençlik mücadelesinin en ileri saflarında yer almış bir isimdir. Üniversite yıllarındaki mücadele çizgisini yaşamının ilerleyen yıllarına da taşımış hekim olarak göreve başladıktan sonra Tüm Sağlık Sen ve SES sendikalarında sendikal mücadele yürütmüş, sendika yönetimlerinde yer almış bir isimdir. Kamu çalışanı statüsünde uzman doktor olarak sürdürdüğü profesyonel meslek hayatına Devrimci Sağlık İş’in güvencesiz sağlık emekçilerini örgütleme kararı aldığı genel kurulun ardından son verip istifa etmiş ve tüm zamanını sendikal mücadeleye ayırarak sendikamızın bugünlere gelmesinde, taşeron işçilerin mücadelesinin Türkiye kamuoyunun gündemine yerleşmesine önemli katkılar sunmuştur.

Bu biyografiyi Çerkezoğlu’nun devrimciliğinin ispatı olarak hatırlatmıyoruz elbette. Bu biyografiyi kendi sendikal ve siyasal çıkarları ile uyuşmayan herkesi hain ilan etmekte, asılsız ithamlarla karalamakta sakınca görmeyenlere sıraladıkları yalanlar karşısında kimlerin onlara inanmasının mümkün olmadığını hatırlatmak için aktarıyoruz. Diyoruz ki, 1980 sonrası öğrenci gençlik mücadelesi tarihini yazan devrimci gençler, kamu çalışanlarının sendikalaşma sürecine omuz veren tüm kamu çalışanları, güvencesiz sağlık emekçileri, Devrimci Sağlık İş üyeleri ve tüm DİSK’liler Çerkezoğlu’nun onurlu, ilkeli, direngen ve mücadeleci kişiliğinin tanığı oldu. Ve şanslıyız ki yaşanmış hakikat, yazılmış senaryolarınızdan daha güçlü ve değerli yargılar, tutumlar ve tavırlar yaratıyor.

Çerkezoğlu’na adının önüne patron sendikacılığı getirenlere bir önemli bilgi daha vermek isteriz. Sendika tüzüklerinde ve genel kurul kararlarında “profesyonel sendikacılığı” reddetmiş olan sendikamızın genel başkanına bunları söylemek için ya cahil olmak ya da art niyetli olmak lazım.

DİSK Genel Sekreteri olarak görev yapan genel başkanımız, ne DİSK’ten ne de sendikamızdan tek kuruş ücret almamaktadır, hayatını konfederasyonumuzun binlerce üyesi gibi bir işçi olarak sürdürmektedir; hekim olan genel başkanımız özel bir işyerinde çalışmaktadır. Sendikal alanda devrimciliği isimden çok fiili olarak yapılanda aramak daha doğru olacaktır. Bugün hiçbir emekçisi maaş almayan bir sendika olarak, Belediye işçiliğinden emekli olduktan sonra “tanıdık” sendika yöneticisi aracılığıyla işe alınmayı ve devran döndükten sonra işten çıkarılmayı bizim ve Genel Başkanımız Arzu Çerkezoğlu’nun anlaması mümkün değildir.

Kendine devrimci diyen her sendikal kadronun sahip olması gereken bu nitelikleri burada açıkça yazmak bizim için ayrı bir zul kaynağıdır. Mütevazılık ve kararlılıkla yürütülen sendikal mücadeleyi kendi siyasal çıkarları uğruna hiçe sayarak hiçbir aslı astarı olmayan, varsayımlara dayalı iddialarla bizlere, sendikamıza, genel başkanımıza yönelik iftira kampanyası yürütenlere verecek tek cevabımız eylemimiz ve sendikal mücadeledeki tavrımızı sürdürmek olacaktır.

Bugüne dek tehditler, baskılar, polis saldırıları, işverenlerin mafyatik saldırıları karşısında duruşumuzdan, kararlılığımızdan nasıl taviz vermediysek bundan sonra da nerden gelirse gelsin tehditlere boyun eğmeyeceğiz. Biliyoruz ki  asılsız iddialarla ve iftiralarla bizleri karalamaya kalkanlar hakikatin acı duvarına çarpacaktır.

DİSK’e bağlı bir sendikanın bir şubesinde yaşanan olaydan yola çıkarak hazırlanılan siyasi bültenlerde Genel Başkanımızı ve DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu hakkında yalan ve bin bir iftirada bulunarak “Amerikancı-Mafya artığı sendikacı” ifadelerini kullananları bu iddiayı kanıtlamaya aksi takdirde sendikamızdan, üyelerimizden ve Türkiye işçi sınıfından özür dilemeye çağırıyoruz.

 

Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası Merkez Yönetim Kurulu