Türk Tabipler Birliği yıllarca her türlü savaşın ve çatışma ortamının halk sağlığı sorunu yarattığını anlattı. Bu konuda paneller, konferanslar yaptı, kitaplar yayınladı. Barış talebinin hekimler ve tüm sağlık emekçileri için vazgeçilemez bir ilke olduğunu tüm çalışmalarında dillendirdi. Hangi dönem olduğuna, kimin iktidarda olduğuna bakmadan, kimin bu yaklaşımdan siyasi ya da ticari fayda sağlayacağına aldırmadan; ısrarla ve kararlılıkla ülkede ve dünyanın her yerinde hekimce bir tutum takındı ve ısrarla barış dedi.
Müthiş bir riyakarlık ve demagojik çarpıtma ile TTB’nin tüm çabaları, bu ilkesel tutum bir düğmeye basılarak suç kalıbına sokuldu ve süreç TTB Merkez Konsey yöneticilerinin gözaltına alınmasına kadar vardırıldı. TTB Merkez Konsey yöneticilerine kelepçe takmaya kadar vardırılan hoyratlık, ülkeyi ve iktidarı rezil etmek dışında bir anlam ifade etmiyor. Anlaşılıyor ki birileri TTB’nin bu tutumunu bir türlü anlamıyor ya da anlamazlıktan geliyor.
Öyleyse bir kez de DİSK/ Devrimci Sağlık İş olarak biz anlatalım: “Savaş, doğada ve insanda tahribat yapan, toplumsal yaşamı tehdit eden, insan eliyle yaratılan bir halk sağlığı sorunudur” demek, savaşların alt yapıları tahrip ettiği, sosyal yaşamı zedelediği, toplumsal psikolojiyi olumsuz etkilediği ve insan ölümleri ile sakat kalmalarına yol açtığı gerçeğini anlatmak ve kategorik olarak, her an ve durumda savaşlara karşı çıkıp barış talebini dillendirmek, sağlıkçı kimliği ile davranmak demektir. Bu açıklamayı ve tutumu anlamamakta ısrar, kötü niyetten başka bir şeyle izah edilemez.
Bu nedenle, başta taşeron sağlık işçilerinin kadro talebi olmak üzere işten çıkarılmalardan, ücret ve sosyal hak taleplerine kadar her konuda sağlık işçilerini yalnız bırakmayan ve yine ilkesel bir biçimde sağlıkçı emeğinin yanında duran Türk Tabipleri Birliği’ne ve yöneticilerine yönelen bu saldırgan tutumu kınıyoruz. Bir an önce hukuksal sürecin tamamlanıp kendi alanında değerli çalışmalarıyla tanınan dostlarımızın, hocalarımızın serbest bırakılmasını bekliyoruz.
Bilinmelidir ki; biz emek ve demokrasi mücadelesinde ve işçilerin sendikal hak kavgasında her zaman omuz başımızda gördüğümüz mücadele arkadaşlarımızın, hocalarımızın yanındayız.
Çünkü biz onları güncel siyasal çıkarları üzerinden tanımlayarak çamur atmaya çabalayanların, suçlu kılıfı giydirmeye çalışanların sözlerinden değil, Çapa’nın, Cerrahpaşa’nın, İzmir, Ankara, Balcalı ve Diyarbakır hastanelerinin bahçelerinden, yemekhanelerinden, hiyerarşiyi değil emeği esas alan samimiyetlerinden tanıyoruz. Biz TTB yöneticilerini 1 Mayıs işçi bayramındaki işçi – emekçi dostu tutumlarından tanıyoruz. Biz TTB yöneticilerini Gezi sürecindeki nerede yaralı varsa yanı başında olma becerilerinden; Kocaeli , Düzce ve Van depremlerindeki karşılıksız özverili emeklerinden tanıyoruz. Ve en mağdur kesimi oluşturan göçmenlere, cezaevlerindeki hak ihlaline uğramış mahkumlara ve özellikle kadın ve çocuklara yönelik işkence, şiddet, ayrımcılık ve istismara karşı takındıkları sağlıkçı tutumlarından tanıyoruz.
Bizler Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası üyesi işçiler ve yöneticiler olarak; alın teri ile sınanmış bu mücadele ortaklığının emek, demokrasi, özgürlük, insan hakları ve illa ki barış mücadelesini büyütme kararlılığı ile devam edeceğini; Türk Tabipleri Birliği ile bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da kardeş örgüt olarak her yerde arada olacağımızı ilan ediyoruz.
DİSK/DEVRİMCİ SAĞLIK İŞ SENDİKASI
MERKEZ YÖNETİM KURULU