Sendikamız Dev Sağlık-İş, Çalışma Bakanlığı’nın ocak ayında yayımladığı sendikal istatistiklerde taşeron işçilerin yok sayılmasına karşı 10 kentte ve 14 hastanede uyarı eylemi yaptı.
“Taşerona karşı duruyoruz” diyerek, taşeron işçilerin haklarının nasıl gasp edildiğini anlatmak için iş yerlerimizden Çalışma Bakanlığına seslendik. “6356 sayılı “Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası” taşeron işçilerinin sendika hakkını ortadan kaldırıyor. İşçilerin çalıştırılmasına aracılık eden taşeron şirketlerin, SGK bildirimlerini farklı farklı işkollarından yapması ve bunun her ay değişebilir olmasıyla taşeron işçilerinin sendika üyelikleri yok sayılıyor.”
Basın açıklamasının tam metni:
TAŞERONA KARŞI “DURUYORUZ”
10 BİN SAĞLIK İŞÇİSİNİN SENDİKA ÜYELİĞİ YOK SAYILDI!
SENDİKA HAKKIMIZI TAŞERONA TESLİM ETMEYECEĞİZ!
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ocak 2013’te yayınladığı sendika üye istatistiklerinde 10 bine yakın taşeron sağlık işçisinin sendika üyeliklerini yok saydı.
Bütün dünyada kabul edilen evrensel gerçekliktir ki, işçilerin patronlar karşısında haklarını asgari düzeyde koruyabilmesi ve geliştirilebilmesinin tek yolu sendikalı olmalarıdır.
6356 sayılı “Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası” taşeron işçilerinin sendika hakkını ortadan kaldırıyor. İşçilerin çalıştırılmasına aracılık eden taşeron şirketlerin, SGK bildirimlerini farlı farklı işkollarından yapması ve bunun her ay değişebilir olmasıyla taşeron işçilerinin sendika üyelikleri yok sayılıyor.
Yeni yasayla işçilerin sendika üyelikleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kayıtlarına göre değil, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarına göre tanımlanıyor. Üyelerimizin SGK kayıtları da çalıştırıldığı şirketler üzerinden ve şirketlerin tek taraflı beyanlarına göre belirleniyor. Yani taşeron şirket işçilerin SGK kaydını sağlık işkolu yerine inşaat, nakliye, turizm, gıda, genel hizmetler gibi kendi istediği farklı alanlarda gösterebiliyor. Yani yıllardır hastanelerde hasta bakıcı, laborant, hemşire, radyoloji teknisyeni, pansuman görevlisi, tıbbi sekreter olarak çalışan sağlık işçileri, inşaat işçisi, nakliye işçisi, turizm işçisi olarak gösteriliyor. Hatta kimi durumlarda olduğu gibi, (örneğin Bursa Uludağ Üniversitesi Hastanesi) taşeron şirketler işçileri iş yerleri olan hastanelerde değil, hiç gitmedikleri ve görmedikleri kentlerde hizmet ihalesi aldığı farklı şirketler üzerinden sigortalı göstererek sendika üyeliklerinin düşmesine yol açıyor. Bu durumda taşeron işçiler için sendika bir “hayal”e dönüşüyor.
Taşeron işçiler konusunda yeni düzenlemeye hazırlanan hükümetin taşerona “müjde değil kara haber” hazırlığında olduğu görülüyor. Bilinmelidir ki, sendika hakkı gasp edilen işçiler için yapılacak her türlü göstermelik iyileştirme taşeron şirket patronlarının iki dudağı arasında kalacak, AKP hükümetinin taşeron işçilere vaat ettiği yenilikler ve iyileştirmeler, işçilerinin kâbusuna dönüşecektir. İşçiler için haklarını bilmenin, korumanın ve geliştirmenin tek yolu sendikalı olmaktır..
Bugün Çalışma Bakanlığı bizlerin üyeliklerinin görülmemesini basit teknik bir mesele olarak göstermeye çalışıyor. Oysa sorun doğrudan siyasi bir sorundur ve bu ülkeyi yönetenlerin siyasi tercihleriyle ilgilidir. Bu nedenle bu sorunun muhatabı da doğrudan siyasi iradedir, Çalışma Bakanıdır, Başbakandır.
Çalışma Bakanlığı’nın taşeron işçilerin sendika hakkını yok sayan bu uygulamasına karşı açtığımız itiraz davasının ikinci duruşması (yarın)4 Temmuz Perşembe günü Ankara 12. İş Mahkemesinde görülecek.
Bizleri bugüne kadar yok sayanların sendika hakkımızı ve sendika üyeliğimizi yok saymasına, bu ülkeyi taşeron cumhuriyetine çevirmesine izin vermeyeceğiz.
Duruşma öncesinde yetkilileri bir kez daha uyarmak, onurlu çalışma ve iş güvencesi için sendika hakkımıza sahip çıkıyoruz.
Bizler, geleceğimizi ihale masalarında pazarlamak isteyenlerin oyununu bozduğumuz gibi, sendika hakkımızı beraberinde toplu sözleşme ve grev hakkımızla birlikte gasp eden taşeron şirketlerin ve bir taşeron şirketin kâğıt üzerindeki beyanını esas alan SGK ve Bakanlık kayıtlarının bürokrasisinin bizi teslim almasına izin vermeyeceğiz.
İstanbul
İstanbul Okmeydanı Hastanesinde yaptığımız basın açıklamasına DİSK Genel Sekreteri Genel Başkanımız Arzu Çerkezoğlu da katıldı.
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki eylemde konuşan Genel Başkanımız Arzu Çerkezoğlu ‘Sendikalı olmak bütün işçiler gibi taşeron sağlık işçilerinin de hakkıdır. Eğer bakanlık bu sorumsuz uygulamayı devam ettirirse yine sokaklarda olacağız’ dedi.
İstanbul’da Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi dışında, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma hastanesi, Taksim İlkyardım hastanesi, Cerrahpaşa Tıp fakültesi hastanesinde de basın açıklamaları gerçekleştirildi. Okunan ortak basın açıklamaları ‘Taşerona Teslim Olmayacağız!’ sloganlarıyla sona erdi. Hastanelerde gerçekleştirdiğimiz açıklamalarda, Gezi direnişinin eylem biçimi olan ‘duran insan’ eylemi ‘taşerona karşı duruyoruz’ sloganıyla gerçekleştirildi.
Bursa
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde buluşan sendika üyelerimiz burada yaptıkları basın açıklaması ile kendilerini sağlık işçisi olarak görmeyen, bu nedenle sendika üyeliklerini yok sayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na seslendi. İşyeri temsilcisi Fikret Sarıgül tarafından yapılan açıklamada taşeron şirketlerin ayak oyunları ile sendika üyeliklerinin yok sayıldığı, bakanlığın da bu oyunlara sessiz kalarak suça ortak olduğu ifade edildi. “Taşeronuz işçiyiz örgütlüyüz güçlüyüz” sloganıyla sona eren eylemde “Onurlu bir çalışma ve iş güvencesi için sendika hakkımızdan vazgeçmiyoruz” yazılı bir pankart açıldı.
Kocaeli
Kocaeli’nde Tıp Fakültesi ve Derince Devlet hastanesi olmak üzere iki yerde basın açıklaması ve eylem yapıldı. Öğlen arasında hastane bahçesinde gerçekleştirilen eylemlerde ortak metin okundu. Yapılan basın açıklamasında ‘Sendika hakkımızdan dünde vazgeçmedik bugün de vazgeçmeyeceğiz
Bizleri bugüne kadar yok sayanların sendika hakkımızı ve sendika üyeliğimizi yok saymasına, bu ülkeyi taşeron cumhuriyetine çevirmesine izin vermeyeceğiz. Bizler asgari ücretle yaşayan taşeron işçiler olarak Çalışma Bakanlığını buradan bir kez daha uyarıyoruz. Bizim sendika üyeliğimiz başka üyeliklere benzemez bizler çocuklarımızın harçlığından kısıp beş on lira biriktirerek noter parasını ayarlayıp sendikaya üye olmuş işçileriz. Bunun için bizleri işçilerin noter parasını kendisi veren ve zorla sendikalarına üye yapan patron sendikalarına benzetmesinler.’ denildi.
Tunceli
Tunceli Devlet Hastanesi önünde gerçekleşen basın açıklamasını sendikamız üyesi Çiğdem Yıkılmaz yaptı. Yapılan basın açıklamasında daha önce güvencesiz işçilerin geleceğini pazarlamak isteyenlerin oyunlarının bozulduğunu, işçilerin sendika hakkını toplu sözleşme ve grev haklarıyla birlikte gasp eden taşeron şirketi esas alan bürokrasinin işçileri teslim almasına izin verilmeyeceği vurgulandı.
Samsun
Samsun’da basın açıklamasını sendikamız Devrimci Sağlık İş Samsun temsilcisi Yüksel Arslan okudu. Eylem Samsun Gazi Devlet Hastanesi’nin bahçesinde “Kara haber değil müjde istiyoruz” sloganıyla gerçekleşti.