Hükümet taşeron yasasının çıkartılmasına ilişkin usulen 3’lü danışma kurulunu topladı ve herkesi dinledikten sonra “uzlaşma yok” deyip sürece noktayı koyduğunu ilan etti. Yıllardır taşeron işçi mücadelesini sürdürenlerin ve kapitalist düzenin nereye doğru gittiğini görenlerin zaten başka bir şey beklediği yoktu. Bundan sonrası emeğine, ekmeğine sahip çıkan sınıf bilinçli emekçilerle sermaye sınıfı ve onun hükümeti arasındaki kavgaya kalmış artık…
Çok söylendi biz de söylemeden geçmeyelim: Bakanın döne dolaşa söylediği, işbirlikçi basının ve dünyadan habersiz bazı gazetecilerin balıklama atladığı “taşeron işçiler de haklara kavuşuyor” palavrası AKP iktidarının tam anlamıyla nasıl yüzsüzleşebileceğinin en çıplak göstergesidir. Zira Bakanın “hak” diye sıraladığı her şey (yıllık izin, kıdem tazminatı vs.) zaten taşeron işçilerin yasal haklarıydı. Ancak yıllarca işçiler bu haklarınız yok diye kandırılmışlar, sesini çıkaranı “geçici işçinin hakkı olmaz” deyip kapı önüne koymuşlardı. Başlatılan mücadeleyle bu hakların hepsi yürürlüğe konuldu hem de örgütlenme korkusuyla neredeyse ülkenin bütün taşeron uygulamalarında bu haklar işçilere verildi. Şimdi bunun yasası çıkarılıyormuş havası yaratılıyor…
Taşeron mücadelesini kamuoyunun dikkatine taşıyan, taşeron işçilerini mücadele konusunda harekete geçiren sağlık emekçileri ve örgütü Dev-Sağlık İş’in başlattığı mücadele bir safhasını tamamladı diyebiliriz. “Taşeronu ortadan kaldıracağız!” hedefiyle başlayan mücadelenin bu aşaması taşeron sisteminin neredeyse sınırsız biçimde yaygınlaşmasıyla sonuçlandı. Hükümet temsilcileri bu düzenlemeyi yapacaklarını daha önce Dev-Sağlık İş yöneticilerine itiraf etmişlerdi: “Sizin yüzünüzden yasayı değiştirmek zorunda kalacağız.” Dediklerini yaptılar…
Peki mücadele neye yaradı, diye sorabiliriz. Kapitalist düzenin haksızlığını bilen işçiler şunu artık çok iyi biliyorlar ki, eğer bir mücadele içerisine girmeselerdi bu kendilerini horlayan, yok sayan taşeron düzeni daha 100 sene böyle giderdi. Yani ne yıllık izin, ne fazla mesai, ne kıdem tazminatı ne emeklilik… İşyerlerinde küçük görülme, kıymetinin bilinmemesi gibi insanı moral olarak yıpratan, çökerten uygulamalar da cabasıydı…
Tarihten biliyoruz ki, kapitalizm, emekçileri her zaman en vahşi biçimlerde çalıştırmaya meyillidir… Bangladeş’teki faciayı daha yeni yaşadık. Kapitalizm işçi sınıfı tarafından dizginlenmediği durumdaki hali budur: İşçiyi yer bitirir, posasını çıkartıp mezara gönderir… 1990’larla hızlanan taşeron sistemi tam böyle bir sistemdi… Hastanelerde işçi arkadaşların anlattıklarına biz bile şaşırıp kalıyorduk çoğu kez…
Taşeron işçilerin başlattıkları mücadele sermaye sınıfına ve onun hükümetine şunu açıkça söyledi: Bu düzeni bu şekilde sürdürmenize izin vermeyeceğiz! İşçi düşmanları bunu önceleri görmezden gelmeyi tercih etse de mücadelenin hız kesmeden devam ettiğini ve bütün iş kollarına yayıldığını görünce tedbir almak zorunda kaldı. Önce AKP’ye çok yakışan bir yalancılık ve düzenbazlıkla sanki taşeron işçilerin hiç yasal hakkı yokmuş da ilk kez kendileri bu hakkı verecekmiş gibi açıklamalar yaparak işçileri kandırmaya çalıştılar ve bunun arkasına iş kanununun 2.maddesindeki düzenlemeyi yaparak taşeronlaşmayı sınırlandıran cümleyi değiştirerek başlarına bela olan hukuk kararlarından kurtulmak istediler. Sonuçta kağıt üzerinde istedikleri numarayı çevirsinler, düğümün artık mücadeleyle çözüleceğini çok iyi biliyor işçiler.
Taşerona karşı mücadele bugüne kadar taşeron işçilerin haklarında son derece ciddi iyileştirmeler sağladı ve en önemlisi taşeron işçilerin mücadelesini sınıf mücadelesine kazandırdı. Bunun kıymetini çok iyi anlamalıyız. Bu mücadele sayesinde bazı sendikal çevrelerin, taşeron işçilere yönelik “güvencesiz işçi korkusundan mücadeleye giremez” veya “onlar sınıf dışı bilinçsiz kitleler, mücadelenin parçası olamazlar” aptallığından kurtulduk ve buz gibi bir gerçeklikle karşılaştık: Bundan sonraki mücadelenin esası güvencesizlik olacak ve güvencesiz çalışan işçiler bu mücadeleyi omuzlayacak…
AKP’nin sermaye uşağı politikaları yeni yasasını çıkarsın varsın, artık ok yaydan çıktı. Bundan sonrası güvenceli ve örgütlü olarak çalışıp haklarımızı, ücretimizi daha iyileştireceğimiz bir mücadele sürecinin konusudur. Artık Türkiye’nin mücadele içinde oluşmuş ve deneyim kazanmış güvencesiz, genç işçi kitlesi var. Eşitlik ve adalet mücadelesinde hepimize hayırlı uğurlu olsun!Beylikdüzü EscortBeylikdüzü Escort