DİSK’in çağrısı ile Ankara’da bir araya gelen DİSK’e bağlı sendikaların yöneticileri ve temsilcileri meclise getirilmek istenen istihdam büroları yasa tasarısına karşı Ankara’da bir araya geldi. Patronlara işçi kiralamanın önünü açan istihdam büroları düzenlemesi de, taşeron işçilere kadro diye sunulan özel sözleşmeli personellikte köleliktir diyen DİSK’li işçiler “kölece çalışma düzenine hayır, özel sözleşmeli köle olamayacağız, kiralık işçi olmayacağız” sloganları attı.
DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun Ankara Sakarya Caddesi’nde TBMM gündemindeki Özel İstihdam Büroları ile ilgili yaptığı basın açıklaması şöyle:
Önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilen bir yasa ile “insan ticareti” ve “kölelik” oylanacak!
Bir yanda köleliğe ve insan ticaretine “evet” diyenler, bir yanda “hayır” diyenler olacak!
Açıklamamın başında şunu söylemek istiyorum: Tasarının içeriğinden bile habersiz biçimde “evet” oyu verecek olan vekiller şunu bilsin ki büyük bir insanlık suçuna “evet” diyecekler.
“Köleliğe ve insan ticaretine evet diyen vekiller” olarak tarihe adlarını yazdıracaklar.
Bundan sonra hayatlarında ne yaparlarsa yapsınlar, bu sıfattan kurtulamayacaklar!
Yasa tasarısına göre Özel İstihdam Büroları’na geçici iş ilişkisini de kapsayacak biçimde işçi kiralama yetkisi verilecek.
Bu yasa tasarısı ile Türkiye’de emeği ile geçinen milyonlar köle haline getirilmek istenmektedir.
Kayıtlı istihdamın neredeyse yarısı bu kölelik büroları aracılığı ile güvencesiz çalıştırılacaktır. Kıdem ve ihbar tazminatı ortadan kaldırılacaktır. Kiralık işçilerin “İşsizlik Fonu”ndan yararlanma olanakları neredeyse olmayacaktır.
Sendikal örgütlenmeler çok ciddi kan kaybedecektir. İşveren işçileri istediği gibi, istediği zaman kullanılıp, işi bittiğinde kapı önüne koyacaktır.
Gelir, emeklilik, yıllık izin ve sağlık ile ilgili bütün haklar tamamen ortadan kalkacaktır. Bu işçiler daha ucuza, daha uzun saatler çalıştırılabilecektir.
Soma’da, Torunlar’da, Yalvaç’ta, Gölmarmara’da tanık olduğumuz “dayıbaşılık” sistemi yasal hale gelecek, işçiler ölüm riskiyle karşı karşıya kalacaktır.
İşçinin işvereninin kim olduğu, işyerinin neresi olduğu bir belirsiz olacaktır. İşçiler bir gün bir işverene, bir gün diğerine kiralanacak, ömür boyu güvencesiz çalışmaya mahkum edilecektir.
Böylesi bir yasa tasarısı karşısında, kimse bizim pazarlık yapmamızı beklemesin. Özel İstihdam Büroları köleliktir, insan ticaretidir. Köleliğin koşullarıyla ilgili pazarlık yapmak, köleliği kabul etmektir. Biz bu kölelik düzenini reddediyoruz. Talebimizi nettir: Özel İstihdam Bürolarına işçi kiralama yetkisi veren yasa tasarısı kayıtsız şartsız TBMM gündeminden çekilmelidir.
Eğer mesele tarım işçileri ve ev işçilerinin sorunlarına çare bulmak ise kiralık işçilik bunun çaresi değildir. Biz bu işçi kesimlerinin istihdamının kayıt altına alınması için İŞ- KUR’un daha etkin bir şekilde devreye girmesini istiyoruz.
Çözüm işçileri işçi simsarlığına mahkum etmek, işçi simsarlığını yasallaştırarak “kayıt altına” almak değil, kamu otoritesi olarak görevini yapmaktır. Çözüm işçi simsarlığını yasallaştırmak değil önlemektir. Burada görev İŞ-KUR’a ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına düşmektedir.
Milyonlarca işçinin hakları söz konusu olduğunda görevlerini yapmayanlar, bir avuç işçi simsarının talepleri doğrultusunda bu yasa tasarısını hazırlamıştır. Bu yasa tasarısı taşeron düzenine rahmet okutacak bir yasa tasarısıdır.
Seçimlerden önce “Taşeron işçilere kadro” sözü verenlere sesleniyorum. İşçilere kölelik dayatacağınıza, önce sözünüzde durun! “Taşeron işçilere kadro” dediniz, sözler verdiniz, müjdeler verdiniz. Sonuç ne oldu? Ne olduğu belli olmayan bir statüyü ve 3 yıllık sözleşmeli çalışmayı, “kadro” diye taşeron işçilere yutturmaya kalktınız!
Taşeron işçilerin tüm kazanılmış haklarından vazgeçmesini isteyip sonra da buna “müjde” diyorsunuz. Böyle “müjde”ye kargalar bile güler. Taşeron işçilerin aklıyla alay etmeyin, umutlarıyla oynamayın. Belediyelerde, hastanelerde, üniversitelerde, tüm kamu kuruluşlarındaki yüzbinlerce işçi için ayrımsız, kayıtsız, şartsız daimi işçi kadrosu bir haktır! Bu hak nice mücadelelerle kazanılmıştır, mahkemelerce onaylanmıştır. Bırakın kölelik bürolarını, bırakın kıdem tazminatlarına el uzatmayı! İşçilerin kazanılmış haklarını verin. Sözünüzde durun! Kadro verin!
Son bir kez daha tekrar ediyoruz: Taşerondan bile beter “kiralık işçilik” uygulaması köle ticaretidir ve köle ticaretinin hiçbir gerekçesi olmaz!
Kiralık işçilik adı altında köle ticaretine karşı geleceğimize, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmak, ahlaki, sınıfsal ve siyasal bir görevdir.
Türkiye’deki 15 milyon işçiye, tüm emekçilere, emek dostlarına, emek dostu tüm siyasi partilere ve kurumlara sesleniyorum: Gelin işçileri köle pazarında köle satar gibi satmaya kalkanlara karşı hep beraber direnelim.
Gelin kıdem tazminatlarımıza göz koyan leş kargalarına karşı direnelim. Gelin “evden çalışma”, “tele çalışma” gibi adlar altında kadınları eve kapatmak
isteyenlere, onlara en güvencesiz çalışma biçimlerini dayatanlara karşı direnelim. Gelin taşeron işçilere ayrımsız, kayıtsız, şartsız daimi işçi kadrosu hakkı için hep
beraber omuz omuza kol kola direnelim.
Emek, hak ve demokrasi mücadelesi verenler er yada geç hep kazanmıştır! İşçilere kölelik dayatanlar kaybedecek, biz kazanacağız!
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde direnen kadınlar kazandı! 15-16 Haziran’da direnenler işçiler kazandı!
1 Mayıs Birlik, Dayanışma, Mücadele Günü’nü yaratan işçiler kazandı! Bugün de direnler kazanacak! Tarihi direnen işçi sınıfı yazacak! Yaşasın işçilerin birliği! Yaşasın halkların kardeşliği! Yaşasın DİSK!